Page 60 - YKBK01
P. 60
KÜLTÜRÜMÜZ
geçmişi biliyor, eskisi gibi bir rağbet olmadığı için ya
baktığımız
zaman tezgahının ya da dokuduğunun değerli olmadığını
daha küçük düşünüyor.
boyutlarda
yapılmış halılar, HALBUKİ NASIL DEĞERLİ BİR EL SANATI… BU
çeyizlik olarak DURUMDA MİLAS HALICILIĞINI GELECEĞE
dokunuyor, ticari bir kaygı DE TAŞIYABİLMEK İÇİN NELER YAPMAK
yok henüz. 20. yüzyılın başından GEREKİYOR?
Bir dokuyucuyu arayıp bulmak, onu tezgah başına
itibaren baktığımız zaman halıların boyutlarında oturtmak zor bir şey değil. Ancak dokucunun
büyük bir büyüme başlıyor. Bu da gösteriyor ki beklentilerini karşılayabilmek gerekiyor;
evlerimiz büyümüş. dokuduğu halının kendisine dönüşünü maddi
açıdan sağlayabiliyorsak dokuyucu o halıyı dokur.
Tabii ki halıcılığın bölgeye müthiş bir ekonomik Sürdürülebilirlik tamamen maddi dönüşle alakalı
katkısı oluyor. Hatta bir dokumacı kadının bir şey. Mesela İran’da, Çin’de, Pakistan’da,
kullandığı ifadeyi çok net hatırlıyorum, “Önceden Nepal’de de halı yapılıyor ama bir atölye sistemi
dokumalarımızı daha bitmeden, tezgahın başında geliştirilmiş; evlerde kontrollü bir şekilde yapılıyor.
satardık. Biz tüccarın yanına gitmezdik tüccar bizim Azerbaycan’da, Türkmenistan’da halıyla ilgili bir
yanımıza gelirdi. Şimdi ise ne arayan ne de soran bakanlık kurmuşlar; Türkmenler bir motifin bile
var.” diyor, yani bir serzenişte bulunuyor. Çünkü dışarıya çıkmasına izin vermiyorlar. Bir de bu işin
58